Kayıtlar

İSMET İNÖNÜ'NÜN CUMHURBAŞKANLIĞI DÖNEMİNDE TÜRKİYE'DEKİ ULUS-KİMLİK İNŞASI

Resim
PDF             Atatürk sonrası Türkiye’nin en değerli liderlerinden biri olan İsmet İnönü her ne kadar bazı kesimlerce istenmese de Kurtuluş Mücadelesi’nde ve parti içinde ortaya koymuş olduğu tutum çerçevesinde ikinci adam konumuna gelmeyi başarabilmiştir. Milli şef kendi dönemi içerisinde de Atatürk’ün ilke ve inkılapları çerçevesinde bir millet yaratma eğilimi içerisinde olacağını net bir şekilde ortaya koymuştur. Bu bağlamda her gelişmekte olan bir Türkiye için en değerli yatırımın gençlere ve dolayısıyla eğitime aktarılması gerektiği kanaatindeydi. Bu doğrultuda ekonomik anlamda ilerle kaydedilebileceği taraftarıydı. İnönü dönemi içerisinde her alanda büyük bir ivme kazanmasındaki başlıca sebeplerden biri ise etrafında toplanmış olan devlet adamlarının büyük bir özveri ile çalışmalarından kaynaklanıyordu.                 Türkiye’nin kalkınmasında etkili olan ve sahip olduğu potansiyeli ortaya çıkaracak olan gençlerin milli bilinç içerisinde gerçekleştiği atılımlar sayesinde mümkü

LİBYA İÇ SAVAŞINA DAİR KISA BİR DEĞERLENDİRME

Resim
PDF                1969 yılında darbe ile yönetimi ele alan ve bu iktidarını 42 yıl boyunca otoriter bir rejim etrafında şekillendiren Muammer Kaddafi özellikle hüküm sürdüğü süreç içerisinde kendisine karşı uygulanacak olan muhalif sesleri ortadan kaldırarak varlığını sağlam temeller üzerine atmıştır. Ancak 2010 yılında Tunus’ta patlak veren ve günümüzde dahil etkisinin hissedildiği dolayısıyla kesin olarak sona erdirilemeyen Arap Baharı’nın başlamasıyla birlikte etkisinin Kuzey Afrika ülkelerinde hissettirilen iç ayaklanmalar ortaya çıktı. Bu ayaklanmaların altında yatan temel sebepler ise; işsizlik, enflasyon, yozlaşma ve ifade özgürlüğü gibi toplumun temelini yakından ilgilendiren sorunlar olarak ortaya çıkmıştır.                 İktidarı boyunca baskın bir lider olarak varlığını sürdüren Kaddafi’ye karşı artık karşıt görüşten seslerin varlığı da hissedilmeye başlandı. Sürekli olarak bastırılan halk Tunus’ta gerçekleştirilen ayaklanmadan da cesaret alarak ilk dönemlerde belli bölge

İNSAN HAKLARI KAVRAMI 'KEŞİF' MİDİR YOKSA 'İCAT' MIDIR

Resim
PDF                İnsanlık tarihi boyunca toplumu oluşturan bireyler ‘insan haklarını’ içerisinde bulundukları mekanizmaya farkında olmadan empoze etmeyi başarmışlardır. Gelişebilmek ve yaşamlarını sürdürebilmek adına bireyler birbirlerine ihtiyaç duymuşlarıdır. Dolayısıyla her birey toplumun bir parçası olarak kabul görülmüştür. Toplumun sistematik bir biçimde işleyebilmesi ve varlığını sürdürebilmesi adına otoriteye ihtiyaç duyulmuştur. Bu otorite ise gücü elinde tutabilen ve bunu toplumun her bir bireyine eşit derecede yansıtabilen kişilerce kontrol altında tutulabilmiştir. Otorite sahipleri toplumun tümüne hükmedebilmek adına ise ‘korku’ faktöründen faydalanmışlardır. Böylece toplumda ortaya çıkan rahatsızlıklar korku ile etkisiz hale getirilebilmiştir. Rahatsızlıklarını dile getiren bireyler aradıkları cevaplara ulaşamayınca sığınacak bir kapı aramışlardır. Bu noktada ise ‘din’ faktörü devreye girmiştir. Toplumlar korkularını yenebilmek ve sorularına cevap bulabilmeleri için dinl

KÜBA BUNALIMI VE FÜZELER KRİZİ

Resim
PDF                Türkiye-ABD ilişkilerinin önemli bir kilometre taşını oluşturan ‘Küba Füzeler Krizi’ uluslararası kamuoyu üzerindeki etkisini ve soğuk savaşın niteliğini önemli bir ölçüde şekillendirmiştir. Gelişen olayların öncesine bakıldığında ise adeta bir ‘kelebek etkisi’ söz konusu olup sürekli ve devamlı olarak ABD-SSCB arasında kurulan rekabetin bir neticesi olarak göze çarpmaktadır. Dolayısıyla artan gerilimin tek bir sebebe bağlanması doğru olamaz. Soğuk savaşın sıcak çatışmaya dönebileceği bu olayı daha iyi anlayabilmek adına dönemin siyasal ortamını iyi analiz etmekte fayda vardır.                 Postadam Konferans’ından isteğini elde edemeyen SSCB, boğazlar üzerindeki talepleri ilişkilerde gerilimi arttırmış daha sonrasında ise Kars ve Ardahan’ın istenmesiyle birlikte kamuoyunda büyük rahatsızlığa sebebiyet vermiştir. Dolayısıyla SSCB’nin bu tutumu bir tehdit olarak algılanmış ve bu durum Türkiye’yi bir başka büyük güç olan ABD’nin yanında yer almasına sebebiyet vermiş

ORTAÇAĞ’DAN YENİÇAĞA BURJUVAZİ İLE ARİSTOKRASİ ARASINDAKİ ÇATIŞKISI

Resim
PDF A. Ortaçağ’dan Yeniçağa Burjuvaziyle Aristokrasi Arasındaki Çatışkı             Batı Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasıyla birlikte Avrupa’da meydana gelen otorite boşluğu, yeni siyasal sistemlerin ortaya çıkmasına sebebiyet verip ve yüzyıllar boyunca süregelecek olan iç mücadelenin fitilini ateşlemiş olacaktır. Özellikle feodal düzen anlayışını ile başlayıp birçok tarihi olay ve akımları arkasında sürükleyerek devam eden aristokrasi ile burjuvazi mücadelesi Fransız İhtilali ile doruk noktasına ulaşmış olacaktır. Bu süreç boyunca her bir gelişme bir önceki olayın sonucu olarak nitelendirilirken kendisinden sonra meydana gelen durumun sebebi olarak tanımlanacaktır.                 V. yüzyıl ile birlikte merkezi krallıkların güç kaybetmesiyle birlikte yükselişe geçen taraf Cermen Krallığı ve Roma Kilisesi olmuştur. Artık bu süreç içerisindeki otorite sahibi kilise olmuş adeta bir devlet haline bürünmüştür. Kilise sahip olduğu bu güçle birlikte Frank Krallığı tarafından da desteklenmekt

ORTA ÇAĞ OSMANLI İKTİSADİ YAPISINA DAİR KISA BİR İNCELEME

Resim
PDF                Osmanlı devleti hayatına 1299’da küçük bir sınır devleti olarak başladı, sonrasında sınırlarını genişleterek bir imparatorluğa dönüştü ve 1923’te tarih sahnesinden çekildi. Diğer beyliklere göre daha batıda ve Bizans sınırında kurulmuş olması, o dönem Bizans’ın yaşadığı güç kaybı hızlı yükselişinde etkili olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde dini ve etnik açıdan çeşitlilik gösteren göçebe, yarı göçebe grupların da bulunduğu köylü toplumunu, ayrıca o dönemde dünyanın pek çok yerinden daha fazla olan bir şehirli nüfusunu barındırıyordu. Bu durum Osmanlı’nın ekonomik yapısı şekillendiriyordu.                 Osmanlı’da toplum iki ana gruptan oluşuyordu. Birinci grup Sultan ve onun hizmetinde olan herkesi (askerler, din adamları, bürokratlar ve aileleri ile hizmetçi ve kölelerini) kapsıyordu. Bu kişiler devlete sağladıkları hizmetler karşılığında vergi muafiyeti ve başka imtiyazlardan yararlanıyorlardı. İkinci grup reaya adı verilen çiftçi, tüccar ve esnaflardan ol

DOĞU AKDENİZ SORUNU VE TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ

Resim
                PDF                21. yüzyılın çok yönlü olarak jeopolitik açıdan doğrudan ve dolaylı olarak birçok devletin dış politikasını etkisi altına alan ve gelecek yıllar boyunca da bu ülkelerin karşılıklı ilişkilerini şekillendirecek olan Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon kaynakları özellikle şu anki durum göze alındığında hak talebinde bulunan devletlerin sergiledikleri tutumda bir değişikliğe gidilmesi beklenilmemekte. Buna karşın siyasi iradelerden herhangi birinin geri adım atmaması diğer kuşkuyla karşılanmaktadır. İsrail, Suriye, Mısır ve ABD’ye nazaran Türkiye ve Yunanistan arasında gerçekleştirilen diyaloglar bugünün Doğu Akdeniz’inin kaderini tayin edecektir. Ancak Yunanistan’ın ortaya atmış olduğu argümanlar ve buna karşı Türkiye’nin gerçekleştirdiği misillemeler daha uzun yıllar bu iki devletin ortak bir paydada buluşamayacağını gözler önüne sermektedir.                 Doğu Akdeniz bölgesi son dönemde enerji çalışmalarının yoğunlaşmasıyla giderek artan bir öneme kavuşm

TÜRKİYE-ABD İLİŞKİLERİNDE TRUMAN DOKTRİNİ VE MARSHALL PLANI

Resim
PDF                Türkiye-ABD ilişkilerinde kilometre taşı oluşturan ve uzun yıllar boyunca ilişkilerin niteliğini şekillendiren bu iki önemli unsur her ne kadar günümüzde eleştirilere maruz bırakılmakla birlikte haklılık payı göz ardı edilemeyecek kadar büyük ölçüdedir. Ancak bununla birlikte dönemin getirdiği siyasal ve ekonomik şartlar Türk siyasetçilerini girdabın içine sürüklemiştir. Verdiği zararın yıllar geçtikçe ortaya çıkması ise dönemin siyasilerinin düştüğü gafleti niteleyecek türdendir.                 Postadam Konferans’ından isteğini elde edemeyen SSCB, boğazlar üzerindeki talepleri ilişkilerde gerilimi arttırmış daha sonrasında ise Kars ve Ardahan’ın istenmesiyle birlikte kamuoyunda büyük rahatsızlığa sebebiyet vermiştir. Dolayısıyla SSCB’nin bu tutumu bir tehdit olarak algılanmış ve bu durum Türkiye’yi bir başka büyük güç olan ABD’nin yanında yer almasına sebebiyet vermiştir. Bununla birlikte dönemin ABD dışişleri bakanı yardımcısı Dean Acheson’ın yaptığı konuşmada

KRUPP FİRMASI VE TÜRKİYE

Resim
PDF GİRİŞ: Türkiye ve Almanya arasında uzun yıllardır süregelen ilişkiler bugün hala önemini ve sürekliliğini korumaktadır. Türkiye ve Almanya'nın ilişkilerinin gelişmesinde her iki devlet de önemli bir rol üstlenmiş, karşılıklı olarak ilişkilerin gelişmesinde çaba göstermişlerdir. Bunun yanında yardımcı etkenlerin de bu iki devlet arasındaki ilişkilerin gelişmesinde rolü büyüktür. 19. Yüzyılda kurulan Alman kökenli Krupp firması şüphesiz yardımcı etkenler içinde önemli bir yere sahiptir.                 Krupp firması 1. Dünya Savaşı zamanında silah ticareti ile ilgili faaliyetleri sayesinde iki devlet arasında önemli bir etken olarak ortaya çıkmıştır. Silah alanında yapılan katkılar vasıtasıyla dostluğun gelişmesine katkıda bulunmuştur. Cumhuriyet ilan edildikten sonra Krupp firmasının faaliyetleri sadece silah ticareti alanıyla kısıtlı kalmamış farklı sektörlerde ve sanayi kollarında kendisini göstermiştir. Farklı alanlarda yaptığı yatırımlar ile sivil alanda da önemli bir nokt