Kayıtlar

Ağustos 17, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

RUSYA'NIN YAKIN ÇEVRE POLİTİKASINA DAİR KISA BİR İNCELEME

Resim
  PDF                SSCB’nin dağılması sonrası onun mirasçısı olan Rusya Federasyonu’nun küresel alanda kaybettiği prestijini ve ekonomik buhranı ardında bırakabilmek adına jeostratejik öneme sahip olan diğer devletler üzerinde bir askeri boyutlu baskı unsuru oluşturarak yeniden uluslararası ortamda önemli bir konuma gelmeyi amaç edinmiştir. Bu doğrultuda tarihsel geçmiş, hedef bölgelerdeki sosyolojik yapı ve diplomatik ilişkilerden faydalanarak çevreleme politikasının meşrulaştırılması sağlanmıştır.                 Soğuk Savaş dönemi boyunca SSCB askeri alandaki gelişmelere öncelik verirken ekonomik anlamda bir bakıma dar boğaza girmiştir. Dolayısıyla bu mücadeleden yenik ayrılmış ve ayrıca büyük ölçüde toprak kaybetmiştir. Ancak kaybedilen bu topraklar üzerinde büyük ölçüde Rus azınlıkları mevcuttu. Bu durum Rusya Federasyonu açısından bir diplomatik hamle kapısını aralamaktadır. Gürcistan ve Ukrayna örneklerinden yola çıkacak olursak bu bölgedeki Rus nüfusuna yönelik gerçekleştiril

İNSANLAR ARASINDAKİ EŞİTSİZLİĞİN KAYNAĞI

Resim
  PDF                İnsanlar arasında meydana gelen ve artık önü alınamayan eşitsizliği kaynağını kronolojik bir sıraya göre işleyerek doğa durumunu çağdaşı olduğu Lock ve Hobbes’dan aksine farklı bir yorum getirmiştir. Doğa durumundaki “vahşi” olarak nitelendirilen insanın aslında modern toplumdaki insandan daha uygar olduğunu ileri sürmüştür. Doğal afetler ile yer kürede meydana gelen hareketlilik doğada başıboş olarak var olan insanları mecburen bir araya getirerek birlikte yaşamalarına sebebiyet vermiş. Böylece birbirine alışmaya başlayan insan iletişim kurmak adına dili oluşturmaya başlamışlardır. Daha sonra ise mülkiyet kavramının ortaya çıkmasıyla birlikte eşitsizlik kavramı şekillenmiş oldu. Ardından insanoğlunun doğa durumunda iken sahip olmadığı özellikleri elde etmeye başlamasıyla birlikte eşitsizlik toplumda sınıfları meydana getirerek artık geri dönüşü olmayan bir yola sürüklemiş oldu.                 Toplumu oluşturan bireyler arasında her geçen gün giderek artan ayrımın

MUTLAK MONARŞİNİN ÜÇ KURAMCISI İLE AYDINLANMA ÇAĞININ ÜÇ DÜŞÜNÜRÜNÜN MODERNLEŞME ŞARTLARI İÇERİSİNDE İRDELENMESİ

Resim
PDF                Skolastik öğretinin yerini reform ve rönesans akımları ile birlikte modern ve bilimsel yaklaşıma bırakmasıyla birlikte bu fikirlerin Avrupa’da filizlenmesini sağlayacak olan Machiavelli, Bodin ve Hobbes kilisenin mutlak gücüne karşın burjuva ekonomisinin de sağlam temellere atılmasıyla birlikte mutlak monarşileri egemenliğin tek hakimi olabileceğini öne sürerken kuvvetler ayrılığı ilkesini öne sürerek kendilerinden önceki düşünürlerden ayrı olarak egemenlik kavramına farklı bir pencereden bakarak Aydınlanma Çağının Üç Düşünürü olan Locke, Montesquieu ve Rousseau ise Fransız Devrimi’ni dahi etkileyecek olan fikir akımlarının temellerini oluşturacaklar.                 Mutlak Monarşi’nin Üç Kuramcısı’nın birinin İtalyan, diğerinin Fransız ve ötekisinin ise İngiliz olmasına karşın onları ortak bir paydada birleştiren en önemli unsur olarak kendi ülkelerinin iç çatışmalardan dolayı bir bütün halinde hareket edememeleri ve bundan dolayı da yine kendi devletlerinin kurtulu