RUSYA'NIN YAKIN ÇEVRE POLİTİKASINA DAİR KISA BİR İNCELEME

 

PDF

            SSCB’nin dağılması sonrası onun mirasçısı olan Rusya Federasyonu’nun küresel alanda kaybettiği prestijini ve ekonomik buhranı ardında bırakabilmek adına jeostratejik öneme sahip olan diğer devletler üzerinde bir askeri boyutlu baskı unsuru oluşturarak yeniden uluslararası ortamda önemli bir konuma gelmeyi amaç edinmiştir. Bu doğrultuda tarihsel geçmiş, hedef bölgelerdeki sosyolojik yapı ve diplomatik ilişkilerden faydalanarak çevreleme politikasının meşrulaştırılması sağlanmıştır. 

            Soğuk Savaş dönemi boyunca SSCB askeri alandaki gelişmelere öncelik verirken ekonomik anlamda bir bakıma dar boğaza girmiştir. Dolayısıyla bu mücadeleden yenik ayrılmış ve ayrıca büyük ölçüde toprak kaybetmiştir. Ancak kaybedilen bu topraklar üzerinde büyük ölçüde Rus azınlıkları mevcuttu. Bu durum Rusya Federasyonu açısından bir diplomatik hamle kapısını aralamaktadır. Gürcistan ve Ukrayna örneklerinden yola çıkacak olursak bu bölgedeki Rus nüfusuna yönelik gerçekleştirilen çalışmalar ve buradaki halkın örgütlenmesi Rusya’nın bölgeye müdahale etmesinin önünü açmıştır. Ayrıca bu bölgelere gerçekleştirilen müdahaleler askeri boyutlu kalmayıp ekonomik anlamda da bir yaptırımın uygulanması Rusya’yı daha da güçlü kılan bir unsur olmuştur. Her ne kadar Rusya uygulamaların azınlık haklarının korunması amacıyla gerçekleştirildiğini savunsa da asıl amaç bu bölgelerdeki ekonomik hareketliliğin kontrolü sağlamak ve stratejik açıdan avantajlı bir konuma geçmek amacıyla müdahalelerde bulunmuştur. Bir başka husus ise özellikle Ukrayna ele alınara k değerlendirilirse bu iki ülkenin de Batı ile gerçekleştirmiş oldukları diyaloglar Rusya tarafından rahatsızlık ile karşılanmış bunun sonucu olarak bölgesel müdahaleye hatta ilhaka kadar uzanan bir meseleye dönüştürülmüştür. Tarihsel olaylar dikkate alındığında açıkça görülmektedir ki Rusya Federasyonu kendi çıkarlarını gözetmek ve Batı ile mücadelesini devam ettirebilmek adına uluslararası kamuoyunun tepkisini alsa dahi izlenilen politikalardan vazgeçilmeyeceğini açık bir şekilde gözler önüne sürmüştür. Ayrıca tarih boyunca Batı’nın söylem ve uygulamaları arasındaki çelişkiler ele alındığında kendi iç meselesini kendi yöntemleriyle çözüme kavuşturması açısından Rusya’nın haklılık payı mevcuttur. Dolayısıyla bu politikanın başarıya ulaşabilmesi adına özellikle Rus halkının tarihten gelen “güçlü bir lider” duruşuna sahip ve dış politikada kararlı bir tutum sergileyen devlet başkanı önderliğinde yönetilmesi bununla birlikte yine en büyük rakibi olan ABD ve Batı devletleri ile sürdürülen diyaloglarda tuttuğunu koparırcasına bir yönteme başvurulması kendi halkının desteğini arkasına almasında önemli bir yere sahiptir. 

            Nasıl ki Soğuk Savaş dönemi boyunca SSCB oluşturduğu Doğu Bloğu ile NATO müttefiklerine karşı bir mücadele içerisinde oldu ise yine SSCB’nin dağılmasıyla birlikte Batılı devletlerin tehditlerine karşı aynı tutumu “yakın çevre” politikası ile sergilemeye devam etmiştir. Ayrıca başta adı geçen bölgelerdeki hakimiyeti devam ettirebilmek adına özellikle azınlık meselesini öne sürmüş ve bu iddialarını desteklemek adına askeri müdahalelerde bulunmaktan da kaçınılmamıştır. Bu sebeple uluslararası kamuoyunda kaybedilen prestijin yeniden elde edilebilmesi için mevcut şartlar ne olursa olsun girişimler söylemde kalmayıp uygulamaya konulmuştur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KRUPP FİRMASI VE TÜRKİYE

COĞRAFİ KEŞİFLERİN ETKİLERİ ÜZERİNE KISA BİR ANALİZ

KÜBA BUNALIMI VE FÜZELER KRİZİ