COĞRAFİ KEŞİFLERİN ETKİLERİ ÜZERİNE KISA BİR ANALİZ
Coğrafi keşifler büyük çoğunlukla 1400 ile 1600 yılları arasında gerçekleşen, bir
dünyayı tanıma, bilinmeyen bölümlerini keşfetme ve öğrenme çağıdır. Bu dönemde
denizcilik de gelişti ve keşfedilen yerlerdeki zenginlikler eski dünyaya taşındı ve bunun
sonucu olarak Avrupa hızla zenginleşti. Bu dönem yalnızca ekonominin değil bilginin,
bilimin, kültürün, teknolojinin de gelişmesine yol açarak sonraki yüzyılları büyük ölçüde
etkiledi.
İkinci bin yılın başlarında Avrupa gelişmemiş bir bölgeydi. Bizans, Arap ve Çin
dünyası ise o dönem ölçülerine göre dünyanın gelişmiş bölgeleriydi. 16. yüzyılın başında
durum 500 yıl öncesinin tersine dönmüştü ve 1500’lerde artık ortalama bir Batı Avrupalı
dünyanın diğer bölümlerinden çok daha yüksek bir kişi başına gelire sahipti. Avrupa, rakibi
olan Asya toplumlarından daha büyük bir ekonomik kapasiteye kavuşmuştu. 17. yüzyıl
ortalarında deniz aşırı genişleme sayesinde Avrupa ile Asya arasında doğrudan yeni bir deniz
yolu açılmıştı. Avrupalılar Batı yarım küreyi ele geçirmişlerdi. Avrupa ile temas Amerika
kıtasını tamamen değiştirdi. İspanyollar, Batı yarım küreye daha önce bilinmeyen yeni
ürünler (buğday, diğer tahıllar, şeker kamışı, çeşitli sebze meyveler), bunların yanında ateşli
silahlar, alkol ile çiçek, tifüs ve grip gibi salgın hastalıklar da götürdüler. Aztek ve Maya
toplumlarının yerli halkı 16 yüzyılın sonunda bir kaç milyona düştü. Kıtanın nüfusu 16.
yüzyılın başı ile sonu arasında 20 milyondan 11 milyona indi. İşgücü kıtlığına bir çare olarak
İspanyollar Afrikalı köleleri Batı yarım küreye taşımaya başladılar. Amerika’da yetişen fakat
Avrupa'da daha önce bilinmeyen pek çok yeni ürün yerlileştirilerek önemli temel yiyecek
maddeleri haline getirildi. Patates, domates, mısır, fasulye ve kabak bunlara örnektir.
Özellikle mısır ve patates ekiminin yaygınlaşması 18. yüzyıldan itibaren Avrupa hızlı bir
nüfus artışı dönemine girdiğinde açlık tehlikesinin azaltılmasına ve yiyecek probleminin
çözümlenmesine büyük katkıda bulundu. Afrika'dan kahve, Amerika'dan kakao, Çin'den çay,
öğrenilen yeni ürünlerdi. Asya’dan öğrenilen pirinç Avrupa ve Amerika’da üretilmeye
başlandı. Böylece yeni ürünlerin ticareti de gelişti.
Bütün bu keşifler Avrupa'ya değerli maden baharat ve diğer varlıkların ve köleler
olarak yeni insan gücünün akmasına yol açtı. İspanya, Portekiz, İngiltere, Hollanda başta
olmak üzere Avrupa ülkeleri hızla zenginleşti ve Avrupalılar Çinlilerden çok sonra
keşfettikleri coğrafyalardan ülkelerine aktardıkları değerlerle gelişme önderliğini doğudan
batıya kaydırmayı başardılar. Coğrafi keşiflerin ve oralardan aktarılan servetlerin getirdiği
maddi zenginlik peşinden kültürel ve bilimsel ilerlemeyi sürükledi ve sonunda Avrupa
keşiflerden önce içine girdiği Rönesans olarak adlandırılan yenilenme çağını çok daha sağlam
temellere oturtmaya ve aydınlanmaya doğru ilerlemeye başladı. Coğrafi keşifler ticaretin
denizaşırı bir boyuta taşınmasına ve çok daha yaygın bir faaliyet haline gelmesine yol açtı
yeni keşfedilen ülkelerle yapılan ticaret bu ülkelerden Avrupa'ya getirilen değerli madenler
ile basılan paralar uluslararası ticaretin gelişmesi için her türlü alt yapıyı hazırlamış oldu.
Eskiden aşağı sınıf gözüyle bakılan tacirler yeni bir konum edinerek güçlü bir burjuva
oluşturdular.
Coğrafi keşiflerin başlaması ve devam etmesi, deniz ticaretinin yaygınlaşmasının yanı
sıra denizaşırı ülkelerde sömürgeler kurulmasına ve denizaşırı imparatorluklara altyapı
hazırladı. Bu gelişmelerin sonucunda emperyalizm denilen olgu ortaya çıktı. Böylece
feodalite ile başlayan tarım kapitalizmi giderek ticaret kapitalizmine ve emperyalizme
dönüşmeye başladı.
Faydalı bir yazı dizisi olmuş. Teşekkür ederim
YanıtlaSilYorumun için ben teşekkür ederim
YanıtlaSil